Çocuk Sağlığı/Seçici Yeme
Çocuklarda Seçici Yeme Sorunu
Seçici yeme, çocukların belirli yiyecekleri reddetmesi veya sınırlı bir yemek yelpazesiyle beslenmesiyle kendini gösteren yaygın bir sorundur. Bu durum, çocuğun büyüme ve gelişimini olumsuz etkileyebilir. Beslenme uzmanları veya pediatristler, çözüm bulmada yardımcı olabilir.
Seçici yeme, çocukluk döneminde yaygın olarak görülen beslenme sorunlarından biridir. Seçici yeme; hem alışılmış, hem de yeni besinlerin reddedilmesi, güçlü besin tercihleri ile yetersiz miktarda veya çeşitlilikte besin tüketimi ile sağlıklıdır. Geçici veya hafif seçmeli yeme işleminin normal gelişimin bir parçası olarak görülebilmektedir. Seçici yeme koşullarında, çocuklarda besin tüketimi, diyet stabilitesi, normal büyümeyi ve sağlık sorunları olumsuz olarak etkileme potansiyeline sahiptir. Erken çocukluk döneminde yaygın olarak görülen seçici yemenin, okul yıllarında hatta erişkinlikte de devam edebileceği ve olumsuz sağlık sonuçlarının göz önüne getirilmesi, seçici yeme için risk analizinin belirlenmesi önemlidir. Seçici yeme işlemlerinin çoğu, herhangi bir müdahale yapılmadan düzelebilir. Ancak hem yayının çocuk beslenmesi ile ilgili bilginin yaygınlaşması hem de endişelerini en aza indirmek için destek eğitimi sağlanabilir.
En sık kırılan problemlerden seçilmiş seçici yeme, besin neofobisi, belirli besin öğesinden veya besin gruplarından (genellikle sebzelerden) hoşlanmama ve yeterince yememe şeklindedir. Neofobi, çoğu ebeveyn tarafından yanlış algılanan seçicilik kapsamında yer almaktadır. Bu davranış ilk yılın başından itibaren 18-24 ay arasında zirve yapmakta ve yeni besinlerin tekrar tekrar (en az 10 tekrar) ile ortadan kalkmamaktadır.
Okul öncesi yaş aralığı temizleyici yeme bozukluğu oldukça yüksektir; Şirketin %14-50'si okul öncesindeki çocuklarını seçici yiyiciler olarak tanımlamaktadır. 6 yaşında bu oran %13,2'ye düşmektedir.
Bu gruptaki insanların ortak özellikleri nelerdir?
-
Sınırlı miktarda yemek yerleri.
-
Yiyecekleri (özellikle sebzeleri) reddederler.
-
Yeni yiyecekleri denemezler.
-
Yalnızca birkaç yiyecek çeşidini kabul ederler.
-
Güçlü yiyecek tercihleri vardır ve kolay kolay vazgeçmezler.
-
Yaş özellikleri şekerli yiyecek ve içeceklerin tüketiminde artış göstermektedir.
Seçici yiyen bir çocuk varsa kafanıza alınacak en büyük konu; bu şekilde beslenen parçaların fiziksel ve zihinsel hücrelerinin olan etkisidir. Yaşamın ilk yılı boyunca bir bebek doğum ağırlığını üç kez çıkarır ve doğum boynunu %50 arttırır. Yaşamın ikinci beklenen büyümesi, oğlan büyümesinin ortalama 12 cm'si ve ortalama kilo alımının 2-3 kg'ı arasındadır. İki dönem ergenlik dönemine kadar olan büyüme dönemi ise bir büyüme dönemi ortalama boy artışı yaklaşık 6-8 cm ve kilo alım hızı ise yılda 2 kg'dir.
Belli aralıklı çocuk doktoru tarafından değerlendirilmesi, büyüme hızının olması gereken aralıklarla gidip gitmediği kontrol edilmelidir.
Seçici Yeme Gelişimini Etkileyen Risk Faktörleri Nelerdir?
-
Genetik özellikler: Genetik yatkınlıklar, çocukluk çağındaki görünümla göze çarpan özelliklerdeki değişimlerin büyük bir bölümünden sorumludur. Genetik etkiler çocuklarda sebze, meyve ve protein seçimlerinde daha baskındır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte besin seçimi daha fazla özerklik kazanan çocuklarda ise besin seçiciliği (özellikle sebze) büyük genetik tat yatkınlıklarından etkilenmektedir.
-
Çocuğa'nın özellikleri: Yapılan çalışmaya göre duygusal olarak daha duyarlı veya zor mizacı olan kişilerde seçici yeme riskinin daha yüksek olduğu işleniyor. her türlü kokulara, tatlara ve dokulara karşı öğürme veya mide teknolojisi gibi güçlü fiziksel parçalara duyusal kaçınma denmektedir. Duyusal özellikler ise bozulmanın tadı, kokusu, rengi ve dokusuna karşı verimsel olarak oluşan tepkidir. Bu tür çocuklar az sayıda ve bilinen besinlerle seçilmiş seçici yiyicilerdir. Bu özgürlük yaşla birlikte azalır.
-
Aileye ilişkin özellikler: Anneler, sağlıklı büyümeyi ve gelişmeyi desteklemek adına kesme yeterli beslenmelerini sağlamak için çaba gösterirler. Seçici yemesi olan ve düşük vücut ağırlığına sahip çocukların annelerinde, genişliği yeterince besin tüketiminden endişeleri daha açıktır. Aşırı endişe, uygunsuz beslenme uygulamalarına neden olmaktadır. Anne stresi aşırı zorlamalara neden olarak yemek zamanı, çocukla anne arasında kalmaka neden olmaktadır. Çocuk bu baskıların yarattığı strese karşı tepki oluşturur. Bu süreçte giderek aile dinamiklerini de bozmaktadır.
Yiyeceklerin tüketimine maruz kalma, üreme döneminde başlar ve üreme deneyimleriyle devam eder. Anne alan bebeklerin, formül sütlerle beslenen bebeklere göre çok daha çeşitli tatlarla tanıştığı bilinmektedir. Anne süreci ile tanışılan bu farklı tatlar, bebeklerin sonradan yenileri daha erken kabul etmelerine gıda olarak yardımcı olmaktadır. Bununla birlikte, gebelik ve emzirme döneminde iyi beslenmeye rağmen, bir çocuğun yeni bir gıdayı kabul etmesi, tekrar tekrar 10 kez denemeyle gerçekleşebilir. Ek gıdaların geçişinin uygun şekilde değiştirilmesi doğru beslenmenin erken dönemlerde seçilmesi ve seçilmesinde bozulmanın önlenmesinde önemlidir.